27 Haziran 2009 Cumartesi

LONELY İN CROWDED


İnsanın kendi ölümünü görmesi kadar korkunç birşey yokmuş.En azından şuanda öyle hissediyorum.Kalp krizi,hastalık sonrası vs ile olsa ecelim gelmiş der bir nebze olsun kabullenirdim belki ancak hayata sımsıkı bağlı birinin intihar gibi kendi isteğiyle hayatına son vermesi ve ardından tüm sevdikleri etrafında kayıtsız dururken yeniden canlandırılmasını izlemek acıların en büyüğü.(yada en büyüğünden bi öncekidir,en sevdiklerimden birini görsem bu konumda kendi ölümümden daha çok acı verirdi)


Hala boğazımda bir düğüm,tüylerim diken diken gördüklerimi son bir kez düşünüyorum.Vapurdayız,hava çok soğuk (ya da hava iyi de su çok soğuktu,boğulmadıysam da donarak ölmüş olmalıyım) Yedi yıldır görmediğim tüm lise arkadaşlarım oradalar.Hep birlikte biryere gidiyoruz.Gayet keyifli anın tadını çıkarırken birden birşey beni çok rahatsız ediyor.Kimse benimle konuşmuyor.Herkes birbirine dönmüş birşeylerden bahsediyor.(gerçek olmadığı nerden belli,normalde olsa bu beni hiç rahatsız etmez.Bir şekilde konuyla alakam vardır,yoksa dahil olurum,olamamışsam edepli edepli oturur dinlerim)E be salak o zaman uyansana işte rüya bu deyip açsana gözünü.Yok!Ya merakımın kurbanı oldum izledim,ya da gerçekten inandım böyle birşeyin olabileceğine.O kadar üzülüyorum ki bu duruma koşarak denize atlıyorum,sonra malumunuz film şeridi geçiyor,kısa ama bir o kadar uzun.Bundan sonra gördüklerim tam bir karmaşa.Arkamdan birileri atlıyor belki görevli belki ölmemi istemeyen birileri.Çıkarılıyorum denizden,ruhun bedenden ayrıldığının tartışmasız ifadesi olan beyaz ve boş bir ifade var yüzümde.Etrafımdaki kalabalık kafası kesik tavuk gibi dolanıyor etrafımda (hoca öyle derdi panikten ne yapacağını bilemeden koşuşturanlara) Üzerimdeki ıslakları çıkarmışlar,birileri şiddetle göğsüme basıyor yaşatabilmek için.Tabi bende zerre acı yok sadece içimi çeke çeke ağlıyorum.Dikkatli baktıkça ablamı annemi de görüyorum kafaların arasında öylece donup kalmışlar.O andan sonra iç çekmem haykırmaya yada-bu yetmez tarif etmeye-böğürmeye dönüşüyor.Çok geçmeden rüyamdakinin yüzde biri bir ses ve hıçkırıkla uyanıyorum.


Bir süre daha ağlamam devam etti etkisinden sıyrılana kadar ve her enteresan rüyamın ardından düşündüğüm gibi bu rüyaya neyin neden olmuş olabileceğini düşündüm.Önceki gün Akile teyzenin baktığı fal geldi aklıma,her seferinde yaklaşık aynı şeyleri söyleyip gülmemize rağmen bu sefer bir süre gözgöze gelip sessiz kaldık ''kızım senin için ağlıyor'' demeden önce.O öyle değil mi der gibi kaş altından baktı ben yaramazlık yaparken yakalanmış kız çocuğu gibi şaşkın.(Adam Fawer in Empati sinde der ki yüzdeki her kas hareketinin ayrı duygulara karşılık gelen anlamı varmış)Fal bakmak için öyle ulvi güçlere ihtiyaç yok.Biraz annelik içgüdüsü herşeyi çözmeye yetermiş meğer.
Sonuç olarak şimdi sorsalar nerede ölmek istersin diye hani insan en sevdiği yerde ölmek ister ya,vazgeçtim denizde ölmek iyi bir fikir değil.Ailemi arkadaşlarımı çok seviyorum bunu bir kez daha anlamış oldum bir de yaşamayı...

25 Haziran 2009 Perşembe

RUH YOK


Bundan önce derme çatma ufak bir sarayın kraliçesiydim.Öyle saray mı olur demeyin,bizim yaşımızdayken le başlayan safsatalarımı sallamayayım şimdi.Cunbalarından envai çeşit nebatat bulunan sokağa girince nefes alır,mavilerin arasındaki çizgide bir yelkenli gördük mü şenlenirdik.
Şimdi ne mi oldu?Zamanla beraber insanlarla mekanlar da değişti.Artık heybetli şaşaalı bir saraya geçtik.Birşey eksik dedim,perdesi yok dediler,yok birşey eksik dedim,halısı örtüsü yok dediler.Hepsi tamamlandı,yok yine eksik dedim.Arkalarını dönüp eh memnuniyetsiz kraliçe dediler.Ayıp ettiler.
Mesele manifatura,züccaciye değil mirim,ruh yok dedim,diyemedim.Ruh da ne miymiş?Bu yeni sarayın önünden sabahları simitçi geçmez,öğleden sonra onun yerini eskiciler almaz.Hafta sonları akordiyon çalan dilsiz de yok.Selam sabah hak getire,rica minnet değil emrivaki baskın yeni sarayda.Samimiyet değil resmiyet hükmediyor halka.Kuralları da var hem önceden yazılmış çizilmiş uymak zorundalık var.
Hal böyle olunca yenilik,modernlik yetmiyor bana.Ruh yok işte yok,yok!Anılarımızı eklersek zamanla ruhu olur mu edinir mi bu yeni saray?

18 Haziran 2009 Perşembe

GÖZLEM


Beni tanıyan birinin yazdıklarıma inanmaması gayet doğalmış ya da beni tanımayan birinin yazdıklarıma binaen benim suratsız,melankolik,mutsuz,pesimist biri olduğumu düşünebilirmiş.Öyle dedi.Haklı.Ne diyebilirim ki.Gözlem konusunda başarılı insanları herzaman takdir etmişimdir.
Mutluluklarımı paylaşmakta başarılı olduğum kadar mutsuzluklarımı paylaşma konusunda o kadar rahat değilim.Çoğunlukla utanıyorum ağlak halimden.Bu nedenle içime atıp dertlenmem abartmam olumsuzlukları desem de (zira alçalan yükselen yay ım bu duruma asla izin vermez) belki farkına varmadan belki de çok bastırık altında kaldığı için rüyalarımda ya da yazılarımda su yüzüne çıkıyor olmalı bu durum.
Velhasılı onun da tespitte bulunduğu üzere optimist biriyim.Onun beni böyle görmesine sevindim...

17 Haziran 2009 Çarşamba

SAYFAYI ÇEVİR


Tedbil-i mekan'a geçiş yaptım sonunda..Yorucu ve yorucu günlerin ardından iki sonuç çıktı.İlki;yoğunluk kafadaki dumanların dağılmasına birebirmiş.Bir süre ne adsl ne kablolu tv yok,olsun hepsine bedel huzurum var.Bu da demek oluyor ki tedbil i mekanda ferahlık vardır.(Bu da ikincisi)Test edildi onaylandı.la la la la...

6 Haziran 2009 Cumartesi

İLLET


İçimdeki acı çok büyük,lanet edip hıçkıra hıçkıra ağlayıp tükenip gitmesini istedikçe artarak üzerime geliyor.Yoksaymaya çalıştığım bir yıl boyunca kendimi yok saydığımın farkına vardım.Acımla yüzleşip başedemeyecek kadar korkuyorum.Gururum adına başımı dik tutup ağlamaklı olmamam gerektiği tesellisini söyledikçe kendime,biriktirmişim sadece içime şuanda taşanları.Kendi selimde boğulmadan önce gözden geçirmek gerekirse bir yıl önce bu zamanlar doğru bildiğim yoldan şaşmamış,aşılmaz duvarlarımı ona karşı kalkan etmiş direnip ulaşılmazlığımı korurken,şimdi aynı şarkıyı onyüzbinmilyonkere dinleyen ve mendil stoğunu tüketmiş bir moron olarak görüyorum kendimi.Eskisi gibi olmayı dileme gibi bir ütopyam yok sadece bunun bir çaresi olmalı.Aynı kabusla uyanmanın ve hep aynı yüzü görmenin herkesin yüzünde...