27 Ağustos 2009 Perşembe
ZODYAK
26 Ağustos 2009 Çarşamba
DÜŞLERİM GERÇEK,GERÇEĞİM YALAN
PLATFORM
23 Ağustos 2009 Pazar
TAMAH
Her seferinde o çocuğa birdaha tepeye çıkmamasını umarak dinlerdim.Sanırım ilk olarak anasınıfında dinlemiştim masal saatinde.Her seferinde de çıkardı açgözlü,canı pahasına.Burada sonunda kurtuluyor ama orjinal versiyonunda eskisi gibi yoksullaşıyordu.Zaten teorik olarak öyle olması gerekir.Boşuna büyütmediler bizi bu masallarla.Daha fazlasını istemeyelim aza tamah edelim diye.Nitekim elindekiyle yetinmesini bilen ya da bu mecburiyetini kabullenen insanlar olduk(m)
Bundan sonra aynı ölçüde ilgimi çeken diğer hikaye Güliver'di.Gözlerini patlatmış kaşlarının ortada yukarı doğru kavuştuğunu gören başına mutlaka birşeyler geleceğini anlardı.Başı dertten kurtulmayan bahtsız bedevinin tekidir Güliver.
Uykusuzluğuma katkısı olur diye masalımı buldum,okudum.Bu kez de köşede duran bambularla gözgöze geldim.Ya gece coşup üst katlara kadar devasalaşır da sabah uyandığımda salonda gövdesiyle yüzleşirsem diye.
Kıssadan hisse;Çiçek açmayan bir bitki herzaman daha sinsidir.Ve en tepesinde ne olduğunu merak etmeden önce bir miktar silkelemek gerekir.
20 Ağustos 2009 Perşembe
ÇALGI-ÇENGİ
15 Ağustos 2009 Cumartesi
ÇAY
14 Ağustos 2009 Cuma
MUAMMA
2 Ağustos 2009 Pazar
EDEB
Haddini aşmamak,kalp kırmamaktır edeb.Sadece o değil;kalp kırmaktan ödünün patlaması demektir.İstisnasız ayrımsız her insan,her canlı varlık,tıp tıp atan her yürek avuçlarımızın arasında tuttuğumuz billür bir kasedir.Dışı nasıl olursa olsun özü narin ve nazenindir.İçin titrer.Düşürmekten,düşürüp de kırmaktan öyle korkarsın.
Dedikodudan,haksızlıktan ve ithamdan uzak durmaktır edeb.
Sadece o değil.İnsan-hayvan,canlı-cansız veya önemli-önemsiz ya da zengin-fakir ayrımı yapmadan etrafına hoş bir nazarla bakmak; ''eyvallah'' diyebilmek, ''eyvallah'' kelimesi üzerine kafa yormaktır.
Bilmediğin konuda susmak,bildiğin konuda ahkam kesmemektir edeb.
Bilgi bir perdedir.Sen ne kadar bilirsen bil,nasıl bir alim olursan ol,en cahil görünen insandan bile öğrenecek bir şeyin vardır elbet.Edeb bunu unutmamaktır.
İnsan ayrımı yapmamaktır edeb.
Sokaktaki bir berduşun yanında da Karun kadar zengin ya da Süleyman kadar muktedir görünenin yanında da aynı sakin idrakla durabilmek; saydam ve şeffaf olabilmek; girdiğin mekana göre ya da konuştuğun adamın nabzına göre laf değiştirmemek,ince hesap bilmemektir edeb.
Aşırılığa gitmemektir edeb.
Hileden,desiseden,yalandan ve zorbalıktan hazzetmemek;kimseyi aptal yerine koymamak,aşağılamamaktır.Tek başınayken de başkalarının yanındayken de şefkati elden bırakmamak;dış görüntülerden,parlak kabuklardan,ünvanlardan,payelerden etkilenmemek;her işte her adımda yüreğe bakmak,yüreğin ibresine göre yol almak...ve habire BEN demekten vazgeçmektir edeb.
Edeb bir ahenk meselesidir.Akord edilmektir.
Akord edilmemiş müzik aletinden çıkan ses uyumsuzdur.Edeb kainatın müziğini yüreğinde duyma ve o müziğe uyma meselesidir.Edeb ahenk içinde olmak demektir.Tabiatla,kainatla,yaradılışla,bütünle ve katreyle sürekli uyum...
Bulaşıcıdır edeb.Tebessümle bulaşır.Gülümseyen bir insan karşısında biz de elde olmadan gülümseyiveririz.Gün boyu çatık kaşla dolaşmaya alışkın yüzümüzün kasları gevşeyiverir.Bakmışız ki dudaklarımız bizden evvel davranmış.Gülümsemeye gülümsemeyle karşılık vermişiz de haberimiz yok.Edeb insandan insana geçer.Aynadan aynaya yansır.İnsanın şaşmaz tabiatıdır.