Işık Yapı Denetim
Tanrım benim bu saatte buralarda ne işim var diye iç geçirerek saat 6 da başlayacak olan arkadaşımın nikahına gitmek üzere yola çıkmışken yanlış otobüse binmem sonucu bu düşüncelere gark olmuştum.Kesin bu işte bir iş var,neden buraya geldim,her işte bir hayır vardır diyerek kendimi teselli ederken o an anladım ki alnımın akıyla vermem gereken bir sınavın içine atılmıştım.İlk anda yaşadığım dumur ve arkasından gelen öfke ile gerçeği farkedememiş,bu anın özellikle bana yaşatıldığını görememiştim.Bir süre (ne kadar geçti bilmiyorum) zihnimdeki sis dağılıp bulanıklık netleşince kimsenin bana yapamayacağı iyiliği kendime yaptım.
Ortada gerçek birşey yok.Herkes gibi o sırada ben de otobüste gidiyorum.Yanımdaki kadından,kapının önünde dikilen adamdan,ya da para toplayan görevliden hiçbir farkım yok.Belki onların da kafalarında binbir türlü düşünce var.Oysa hepsi ''düşünce''den ibaret.Bu hisleri biz çağırdığımız için içimizdeler.,
Hal böyle olunca ;eğer mutlu olmak istiyorsan mutlusun.Mutsuz olmak istiyorsan mutsuz,kederli olmak istiyorsan da kederli.Aynı yerden çok farklı şartlarda geçiyor olsaydım apayrı duygular hissedebilirdim.Netekim asıl istediğim sürekli aynı şeyleri düşünmek,üzülmek,dertlenmek değil.O halde kendimi neden mahkum ediyordum ki eza ya?
Bir süre boşluğun ardından,hafiflik hissi ve ne artı ne eksi.Nötr duygular...Herşeyin şeffaflaşması.Artık bundan sonra yaşasam aynı şeyleri hatta yüzyüze bile gelsem ifadesiz,yorumsuz,tarafsız kalabilirim olmayan duygularımın etkisinde kalmadan.Neydi öfke de bir duyguydu ve içinde bir miktar aşk barındırıyordu.
Suyun üstünde durduğumuza düşünmezsek ve düşündüğümüze inanmazsak yüzemeyiz.Herşey beyinde biter.