31 Ocak 2010 Pazar

YEŞİL İSTANBUL PAPAĞANI'NA İTHAFEN


Uykularımdan kaçar oldum iyi mi

Ve bir yeşil İstanbul papağanını kıskanacak kadar çalıntı hayallerim var

Korkuyorum ilişmeye iletişmeye

Eski bir dostmuydu

Yoksa silindim mi hafızasından selamı kesecek kadar

Uzak durmayı uygun gördüyse benden kendine

Saygı durmak gerek

Mesafeye de sevgiye olduğu kadar

Biryerde nefes aldığını bilmek bile

En güzel işaret

Mutluluk kimine küser kimine başlar
Son sözlerim yeşil İstanbul papağanına...


PATİ


Yine agresif yine sinirliyim(anlatım bozukluğu mu oldu bilmiorum da pekiştirmeden doğru ifade edemezdim şu anki halimi).

Gerçekte çoğunlukla öyle olmadığım halde.Ya eğlenmeyi seven mizacımdan,ya yıldızımın gücünden,ya da daha önce de yazdığım üzere mutsuzluklarımı paylaşmaktan pek de hoşlanmadığım için.

Ve fakat nasıl Tanrı'ya genellikle başımız sıkıştığında,dara ya da çıkmaza düştüğümüzde yakardığımız gibi ben de sana (sevgili blog) her dara düştüğümde anlattığım gibi negatif iyonlarımı;mutsuz,nursuz bir insan eşgali veriyorum her seferinde.

Neden mi sinirliyim?Sözün özü bu aslında da özlemişim ya yazmayı coştum yine dalgalanıyorum sadede gelene kadar.
Empati kurmak gerekir ya hani her zaman,üzülenle üzülmek,sevinenle sevinmek,seveni sevemesen de huyuna gitmek.En güzel paylaşım budur ya!İşte bu noktada suistimalin daniskasından nasibimi aldığım için.

Eskiden şöyle olurdu bende;yaşarken farkına varmazdım da almam gereken derslerin,bir süre geçip sindirdikten sonra dank ederdi kıssanın hissesi.Artık kendi hayatıma krokiden bakıp analiz ediyorum ki sindirmeden tükürüyorum ağzımın tadı kaçmadan.
Kendi derdini unutup dertlenirsin çok içten yapıldığını sandığın bir iç dökmenin üzerine.Kaskatı durup objektif olmak yerine içlenir kadın kısmısı çoğunlukla.Bunu bilen ve kendine iş edinmiş olan ise senin kabuğuna çekilmiş olmanın farkına vardığı ve aslında dış dünyayla pek içli dışlı olmaya niyetli olmadığın halde herşeyi ezip geçer konuyu döner dolaşır kendine getirir.Karşılaştığın ve beklemediğin içtenliğine (güya) dayanarak kendini hacı-hoca ilan eder.

Sen de tarafsızlığının (ne onun gibi olabilmişsindir çünkü ne de kendini savunabilmişsindir) altında ezilip nacizane bir savunma beyan edersin.

Bilir kişidir ya zat-ı muhterem o kadar da değil haddini aştın türünden açılım üstüne açılım yaparak dumur zelzelesine tutar.

İçtenlikten ve özgünlükten uzak duygusal çözünümlerinin de adresini verir alıntı olmasına umursamayarak

Empati oluverir sana Antipati

14 Ocak 2010 Perşembe

HEADACHE



Sayılı gün geldi geçti.Bana da yol göründü.Felicity den sonra göçmen kuşlar kervanına katıldım sonunda.Az da olsa-1 hafta kadarcık-bir süredir içinde bulunduğum keşmekeşten sıyrılmama kafa dağıtmama yeter şimdilik.


Yorgun ölmek deyiminin hakkını verecek kadar tozuttuktan sonra-Tanrım nedir bu baş ağrısı ne düşünebiliyorum ne konsantre olabiliyorum içimden gelenlere-vesselam sağlığım teklemeye başladı.