14 Mart 2010 Pazar

LEGO


Çakralarım açıldı ya bir hafta öncesine göre bir mikar daha rahat içim.Öyle her an gürleyip çatlamaya hazır fırtınalar kopmuyor en azından içimde.En şiddetlisi Esintoş un şifalı elleri üzerimdeyken enerjim çılgınlar gibi dalgalanıp boğazımda bir düğüm yarattıktan sonra bir gözyaşı deryasına dönüştü.Diyafragmamın üstünde bir ısı ve çekilme hissediyorum dediğimde ''orası solar plexus çakran'' dedi.Önemli bir yermiş.Reiki hakikaten şifalı birşey hocam.


İşte bu bağlamda rüyalarıma da yansıdı bu düzen.Rüyalarımı herzaman önemsemişimdir.Önemsenmesi gerektiğini de düşünüyorum.Olmayan birşeyleri görebiliyorsak hem de gerçek kadar hissettirdiği için kaale alınması gereken bir durumdur zannımca.


Her ne kadar önemsemiş olsam da bunu başkalarına anlatıp kafa şişirmenin ve hatta yorum beklemenin saçma-gereksiz olduğunu düşünüp kendime saklarım.Zira zihnimin arkasında yer etmiş ve rüya olarak kendini göstermiş her görüntünün bizde 3 boyutlu bir karşılığı mutlaka vardır.Birbaşkası neden çözümlesin ki benim en derinimdeki kurgularımı?


Aydınlık yüksek biryerde birsürü legoyu dağıtmış duruyorum bu kez.Bahsettiğim mekan bir ev.Eski lojmanıma çok benziyor.13. katta bir bölümü tamamen cam,adalara ve gökyüzüne çok yakın.Önce logolar amatör bir elden çıkmış ya da küçük bir çocuğun gelişigüzel oynaması gibi renkleri karmakarışık.Alıp hepsini dağıtıyorum ama öyle sinirle öfkeyle değil.Gayet sakin ve huzurluyum.Düzene koymaya kararlı.Çoğunluğu beyaz olan legoları renklerine göre ayırıyorum önce.O kadar sakinim ki hiç acelem yok.Arkama bakıyorum-camekanlı bölümden salona doğru- önümdeki onlarca logonun kat be kat fazlası düzenli bir şekilde iç içe geçirilmiş.Daha bir iştaha geliyorum önümdekileri düzenlemek için.

Hiç yorum yok: