Bir yere ait olduğunu nereden anlarsın üstad?
6 yıldır mütemadiyen aşındırdığın sokağın başında her saba uyuklayan simitçinin ''günaydın'' diyerek uyardığında vereceği tepkiyi bilmek?Her pazartesi mesken tuttuğu köşesinde dombili bafra pirinççisini görmek?Günün hengamesini unutup bankadaki yüzü ezber edilmiş çalışanların diyaloglarını dinlemek,kaybolmak onların yüzünde?Sokaklara azad ettiğinde kendini bir türlü kaybolamamak kendi içinde,tanıdık yüzlere selam vermekten?Tanımadığın halde kimin nereye gittiğini bilmek gün geçtikçe?
Bütün bunlar mıdır aidiyet,yoksa silikleşmek mi monotonluğun içinde,sıradanlaşmak mı?
Ya birine ait olmak?Belki de onun seni hiç tanımayacağı ihtimaline rahmen onunla uyumak,onunla uyanmak.O başka bir hayat sürerken sensiz,onun olduğu bir hayatı sürdürmek mi habersiz?